CUMHURİYET’İN 100. YILI – Kıbrıs Türkleri için devlet kurmaya giden yol Türkiye’nin Barış Harekatı ile açıldı
MEHMET KEMAL FİRİK/MEHMET ŞAH YILMAZ – Kıbrıs‘ta 1958’den 1974’e kadar çeşitli dönemlerde etnik temizlik ve toplu katliamlara maruz kalan Kıbrıs Türkleri için kendi bağımsız devletlerini kurma yolu, Türkiye‘nin gerçekleştirdiği Barış Harekatı ile açıldı.
Anadolu Ajansının (AA) Cumhuriyet’in 100. Yılı dolayısıyla hazırladığı dosya haberler kapsamında bu haberde, Kıbrıs Ada’sında 1974’te düzenlenen Kıbrıs Barış Harekatı’nın ardından Kıbrıs Türklerinin devlet ve altyapı kurma süreçleri derlendi.
Türkiye‘nin düzenlediği Kıbrıs Barış Harekatı öncesi Kıbrıs’ın yüzde 3’ünde yaşamaya zorlanan Türkler, harekatın ardından başkent Lefkoşa’nın bir bölümü de içinde olmak üzere Ada’nın yüzde 37’sinde etnik temizlik korkusu olmadan özgürce yaşama fırsatı buldu.
Kıbrıs’ta 1958’den 1974’e kadar çeşitli dönemlerde etnik temizlik ve toplu katliamlara maruz kalan Kıbrıs Türklerinin bir idare oluşturma çabaları sonucu 1974’te kurulan Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi Meclisi, 13 Şubat 1975’te Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin (KTFD) oy birliğiyle kurulduğunu dünyaya duyurdu.
KTFD Anayasası, 8 Haziran 1975’te referanduma sunuldu ve halk tarafından kabul edildi, Anayasa’da yer alan kurucu meclis hayata geçirildi.
KTFD 2 kesimli bir federasyon temelinde ilan edilse de Kuzey Kıbrıs’ta devlet altyapısının kurulması ve bazı kurumların oluşturulması süreci de bir yandan devam etti.
KTFD’nin kurulmasında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) ilanına kadar geçen dönemde, Kıbrıs Türkleri devletin kökleşmesi ve demokratik bir idarenin tahsisi gibi zorlu süreçleri yaşadılar.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) lideri Glafkos Kleridis ile Kıbrıs Türk Federe Devleti Başbakanı Rauf Denktaş arasında Viyana Görüşmeleri sonucunda varılan mutabakatla nüfus mübadelesi yapıldı. Mübadele ile Ada’nın kuzeyi Türk, güneyi ise Rum nüfusu yoğunluklu hale geldi.
Kıbrıs Türklerinin üretim ekonomilerinin gelişmesi için Türkiye‘nin destekleriyle 1974’te Kıbrıs Türk Petrolleri ve 1975’te Kıbrıs Türk Sanayi Holding İşletmeleri Ltd. Kamu İktisadi Teşebbüsü (KİT) olarak kuruldu.
Barış Harekatı’ndan hemen sonra kurulan Kıbrıs Türk Hava Yolları, 1975’te sivil havacılık hizmetleri ve hava yolu taşımacılığı alanında faaliyetlere başladı.
Sivil uçuşlara 1975’te açılan Ercan Havalimanı ve Kıbrıs Barış Harekatı ile Türklerin eline geçen Gazimağusa Limanı, Kuzey Kıbrıs’ın dünyaya açılan kapıları haline geldi.
Doğu Akdeniz Üniversitesi, 1979’da KTFD döneminde devlet üniversitesi olarak kurularak Kıbrıs Türklerinin hizmetine sunuldu.
Bu dönemde Kuzey Kıbrıs’ta bir Merkez Bankası bulunmadığı için bankacılık faaliyetleri Ziraat Bankası aracılığıyla yürütülürken, para birimi olarak Kıbrıs lirasının yerine Türk lirası kullanımı yaygınlaşmaya başladı. KTFD, 16 Mayıs 1983’te aldığı bir kararla Kıbrıs lirasını tedavülden kaldırarak Türk lirasını zorunlu para birimi olarak kabul etti.
KTFD dönemi, Meclis’in 15 Kasım 1983’te oy birliğiyle aldığı kararla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) ilanıyla son buldu.
KTFD ile devletleşme tecrübesi yaşayan Kıbrıs Türkleri, KKTC’nin kuruluşuyla devlet yapılanmasının temellerini sağlamlaştırma sürecine girdi.
KKTC Merkez Bankası, 1984’te hizmete girerken Girne Limanı, 16 Kasım 1987’de uluslararası gemi trafiğine açıldı.
KKTC döneminde Ada’da özel yükseköğretimin önü açılarak bugün sayıları 27’yi bulan ve tamamına yakını özel sektöre ait olan üniversite, enstitü ve yüksekokulların faaliyete geçmesi sağlandı.
Kıbrıs ile Türkiye arasında gemiyle yolcu ve kargo taşımacılığı yapmak üzere KİT olarak 2000’li yılların başında Kuzey Kıbrıs Türk Denizcilik Şirketi kuruldu.
Su sıkıntısı çekilen Ada’ya, “Türkiye’den KKTC’ye Su Temini Projesi” kapsamında Akdeniz’in altından geçirilen boru hattı ile 2015’ten itibaren su verildi.
Ercan Havalimanı’nın yeni pisti ve terminal binası Türkiye’nin desteği ile yapılarak KKTC’ye Ada’nın en büyük havalimanı kazandırıldı.
“Türkiye’nin bir parçasıyız”
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Özel Temsilcisi Ergün Olgun, Kıbrıslı Türkler olarak kendilerini Türkiye’nin bir parçası olarak gördüklerini söyledi.
Osmanlı’nın yıkılmasının Kıbrıs Türkü’nün üzerinde derin bir iz bıraktığını vurgulayan Olgun, Doğu Akdeniz ve Mavi Vatan’ın var olması için “Kıbrıs Türk Devleti’nin varlığının şart olduğunu kaydetti.
Olgun, Barış Harekatı’nın bölgenin siyasi coğrafyasını değiştirdiğini belirterek “Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra, Türkiye’nin Misak-ı Milli sınırları dışında gerçekleştirmiş olduğu en önemli askeri ve siyasi harekat olarak önümüze çıkıyor.” dedi.
Kıbrıs Barış Harekatı sayesinde (Doğu Akdeniz’de) bugünkü Mavi Vatan’dan söz edildiğini kaydeden Olgun, “20 Temmuz olmasa kesinlikle Sevilla haritasıyla karşı karşıya kalacaktık. 20 Temmuz, bu bölgenin siyasi coğrafyasını değiştiren, KKTC’nin temelini atan bir harekat olmuştur.” değerlendirmesinde bulundu.
Olgun, 20 Temmuz harekatıyla KKTC’nin bir devlet olabilmesinin mümkün hale geldiğini belirterek şunları kaydetti:
“Kıbrıs’taki istikrar bakımından 20 Temmuz, iki değişime neden oldu; birincisi çatışma halindeki iki halkı birbirinden ayırma sonucunu doğurdu. Türkiye’nin müdahalesiyle Kıbrıslı Türklerin güven içinde yaşayabileceği bir toprak parçasının Türkiye tarafından güvenlik altına alınması ve Kıbrıslı Türklerin orada toplanması sonucunu beraberinde getirdi. Diğer unsur da Türkiye’nin buradaki caydırıcı gücünün varlığı. Kıbrıs’taki çatışmasızlığın nedeni, Türkiye’nin buradaki caydırıcı gücüdür. Rum tarafının yeni bir olay yaratmaya ve Kıbrıslı Türklere saldırı gibi bir imkanı yok çünkü karşısında caydırıcı bir güç var. Kıbrıs’ta şu anki istikrarın sebebi BM Barış Gücü değil, Türkiye’nin caydırıcılığıdır. Türkiye, Kıbrıs’a istikrar getirmiştir. Bunun bozulmaması için Türkiye’nin Kıbrıs’taki caydırıcı gücünün devam etmesi önemlidir, bu da (Zürih ve Londra) garanti antlaşmalarının devamıyla sağlanabilir.”
“Barış Harekatı dönüm noktası oldu”
Emekli Büyükelçi eski müzakereci Osman Ertuğ, Kıbrıs Barış Harekatı’nın, Kıbrıs Türkü için tarihi bir dönüm noktası olduğunu belirterek “Harekat hem Kıbrıs Türkü’ne hem de Rumlara barış getirmiştir.” dedi.
Geleceğe yönelik vizyonlarının “Ana vatan, yavru vatan, mavi vatan” şeklinde özetlendiğini söyleyen Ertuğ, şöyle devam etti:
“Bu gerçekten bizi geleceğe taşıyacak ve gelecek nesillere tam gelişmiş bir vizyon verecek yaklaşımdır. Bunu, büyük bir iftihar ve gururla biz Kıbrıs Türkü olarak geleceğe taşıyacağız.”
Ertuğ, Rum tarafının, Ada’da çözüm vizyonuna karşı olduğunu belirterek Ada’ya yönelik uzlaşı planlarının tümünün Rumlar tarafından reddedildiğini hatırlattı.
“Kıbrıs Rum tarafı herhangi bir çözümü reddediyor, reddettiği çözümün kendisidir. Çünkü tekellerine geçirdikleri Kıbrıs Cumhuriyeti unvanını bırakmak istemiyorlar. Buna karşılık biz de ne yaptık? Pasif kalmadık, kendi devletimizi kurduk.” diyen Ertuğ, KKTC’nin bugün devlet olarak tanınma noktasına geldiğini kaydetti.